Tüp Bebek Tedavisinin belki de en önemli kısmı, başlangıç kısmıdır. Tedavi sürecinin nasıl olacağı, nasıl bir tedavinin sizi beklediği, tedavinin ilerleyen aşamalarında neler yapılacağı, bir başarısızlık durumunda yeni bir denemenin ne zaman ve nasıl uygulanacağı sizin için başlangıçta sorulması gereken sorulardır.
Konuyla alakalı diğer videolar için
Tüp bebek tedavisini kısaca özetlemek gerekirse, kadın ve erkeğe ait üreme hücrelerinin vücut dışı koşullarda döllenme işlemi diyebiliriz. Modern tüp bebek tedavisinin kurucusu Robert G. Edwards’dur. Tüp bebek işlemi sonucu doğan ilk bebek (Louise Brown), 1978 yılında İngiltere’de dünyaya gelmiştir. 1971 yılından itibaren tüp bebek ile ilgili olarak yapılan tüm uygulamalar günümüz tüp bebek tekniğinin temelini oluşturmaktadır. Dünyada tüp bebek ile ilgili gelişmeler hızla devam ederken, ülkemizde tüp bebek konusundaki çalışmalara kayıtsız kalmayarak ilerleyen tüp bebek yöntemlerini uygulamaya başladı. Bunun sonucunda da 1989 yılında Ege Üniversitesi’nde ilk tüp bebek doğumu gerçekleşmiştir.
Eşinizle birlikte katılacağınız bu ilk görüşme, sizin hangi tedavi yöntemine uygun olduğunuza karar verme amacını taşır. Görüşme sırasında her ikinizin öyküsü alınır, önceden yapılmış olan tetkikler değerlendirilir ve kadın muayene edilir.
Erkeğin değerlendirilmesinin temelini Semen (sperm) Analizi oluşturur.
Kadının jinekolojik muayene ve ultrason incelemesi yapıldıktan sonra, Pap Smear (rahim ağzı kanserinin ve kanser öncesi durumların saptanması için yapılan test) testi ve çeşitli bakteriyolojik incelemeler için numuneler alınır.
Adetin üçüncü günü yapılan hormon tetkikleriyle, yumurtalıkların ilaçlara nasıl cevap verecekleri önceden anlaşılmaya çalışılır. Daha önce çekilmemiş ya da çekildiği halde kalitesi yetersizse rahim ve tüplerin görüntülenmesi amacıyla bir rahim – tüp filmi çekilmesi istenebilir.
Çok sayıda yumurta oluşturabilmek için hastaya yumurta geliştirici ilaç (iğne tedavisi) uygulanır. Bunun amacı çok sayıda yumurta elde ederek, fazla embriyoya sahip olup bunların içinden en iyilerini seçip rahme yerleştirilmek istenmesidir. Bu yüzden birden fazla yumurta elde edilmesi tedavi açısından önemlidir.
Gelişen yumurtalar anestezi altında toplanır ve laboratuvar koşullarında döllenme işlemi için saklanır. Bu sırada erkek de sperm verir. Tıpkı sperm tahlilinde olduğu gibi masturbasyon yoluyla sperm alınmaktadır. Sperm veremeyen erkeklerden ise mikro TESE yöntemi ile sperm alınır. Ortalama olarak bu işlem yarım saat sürer. Yumurta toplama günü verilecek sperm örneği için erkek 2-4 günlük bir cinsel perhiz yapmalıdır. Bu süre 7 günden uzun olmamalıdır.
Klasik Tüp Bebek-IVF (İn Vitro Fertilizasyon): Tüp bebeğin ilk yıllarında, henüz mikroenjeksiyon zamanlarada, daha sık olarak uygulanan bir teknikti. Son yılarda, döllenme oranları ICSI’ye göre daha düşük olduğundan, çoğunlukla uygulanması tercih edilmeyen bir IVF tekniği haline dönüşmüştür.
Mikroenjeksiyon (ICSI): Mikroskop altında spermin bir pipet vasıtasıyla direkt olarak yumurtanın içine enjekte edilmesidir. Tüp bebek tedavisinde mikroenjeksiyon (ICSI) yöntemi günümüzde yaygın olarak kullanılmaktadır. Mikroenjeksiyonun amacı, yumurtanın tek tek sperm ile buluşması vasıtası ile döllenmenin yüksek oranlara çıkartılmasıdır. Mikroenjeksiyon, özellikle şiddetli erkek infertilitesinde yaygın olarak kullanılmaktadır.
Erkekten alınan sperm, mikroskop altında kadından alınan yumurta birleştirildikten sonra, vücut ortamını andıran inkübatör dediğimiz cihazlar içerisinde gelişimine göre 7. güne kadar takip edilir.
Tedavi yoluyla laboratuvarda oluşturulan embriyoların doğal ortamlarına yani rahim içine koyulması işlemine “embriyo transferi” denir. Gelişen embriyo sayısı eğer az ise genellikle üçüncü gün transferi yapılırken, varolan embriyo sayısı eğer yeterliyse beşinci güne ulaşan embriyoları tespit edebilmek için beşinci gün transferi tercih edilir. Beşinci gündeki embriyolar blastokist olarak adlandırılırlar ve gebelik potansiyelleri daha yüksektir. İşlem karından yapılan ultrasonografi eşliğinde gerçekleşir. Rahimin ultrason ekranında görünebilmesi ve düz bir hat çizecek şekilde izlenebilmesi için mesane yani idrar torbası dolu olmalıdır. Bunun için işlem öncesinde hastaya su içirilerek idrar sıkışması sağlanır.
Jinekolojik muayene masasına alınan anne adayının rahim ağzının görülebilmesi için vajinaya bir spekulum yerleştirilir. Daha sonra rahim ağzından bir kateter yardımıyla embriyolar rahim içine verilerek işlem sonlanır. Embriyo transferi işlemi genellikle ağrısız bir işlem olarak kabul edilir. Hastaların çok büyük bir bölümü de işlemi ağrısız olarak ifade ederler. Ancak idrara sıkışması hissi rahatsiz edici ancak anestezi altında gerçekleşir.
Embriyo transferinin ardından anne adayı normal hayatına geri dönebilir. Yapılan araştırmalar transfer sonrası hastanın devamlı yatak istirahatında takip edilmesinin yararsız olduğunu göstermiştir. Bu nedenle anne adayı kendini zorlamadan normal sosyal hayatına geri dönebilir.
Embriyo transferinden sonra gebelik şansının artması için bazı hormon ilaçları verilir. Hastanın bu ilaçları düzenli alması çok önemlidir. Transferden yaklaşık 12-14 gün sonra anne adayı kanda gebelik (B-HCG) testi yaptırmalıdır. Tüm tedavinin en zor kısmı embriyo transferi sonrası beklenilen bu süredir. Testi sabırsız davranarak erken yaptırmak kafa karıştırıcı olabileceği için önerilmemektedir.
Randevu ve görüşme için formu doldurun, size ulaşalım
0322-248-9494 ciragilgokhan@gmail.com